17 Aralık 2010 Cuma

HOŞÇAKAL...




-Kör-
Bir yaprak kururken ne hisseder?
Ve ya bu sana beni anlatır da susar mısın?
Gitmek; paslı çiviler üzerinden
Hiç dokunmadan yürümek
Aşina mısın da ben hissedemiyorum


-Sağır-
Kimi zaman cayar gibi korkak sözlerle
Ansızın ki kan kırmızı gözlerin
Bakarken kanatlarımın arasından yüzüme
Bulabilir misin kendinden fazlasını?
Beni duyabilir misin?


-Dilsiz-
Kahve fallarında çıkıyordum ya hani ben
Zaman zaman diyordum hani
İşte o zaman evvel zaman kalbur zaman
Susuyorum sadece dilsiz değilim


-Hoşçakal-


KARDEŞİM N.G YE TEŞEKKÜR.


TANRIVERDİ ODAUÇAR...


30 Kasım 2010 Salı

ONLAR...



Cesurdu bazı ruhlar
Kızgın demir gibiydiler bir şeylere
Onlar "tanrım yardım" demezler
Onlar sadece "yandım" der

Gözleri kanlı
Eskiden insandılar
Şimdi ise hava karardı

Yukarıdan bakarken şehirlerine insanın
Nereye baktığını bilmemek aslında
Ve sevmek diyorsun ya
Etimiz acır hani
İşte o değil de
İçte hani
Anladın değil mi

Cesurdu bazı ruhlar
Diri diri yanacak kadar
Sadece sevdiler
Sen de sandın ki
Sana karşı geldiler

Herkes çok aç baba
Kapıları aç
Kırmadan...kırılmadan
Kapıları aç



TANRIVERDİ ODAUÇAR...


26 Kasım 2010 Cuma

GERİYE KALAN HAR...




Sen de inan ki
Ben de yeniden doğarım
Bu kirli pervazımdan
Sahtelik doğasından
Kimi insanın

Sizi çok sevdim
Ama sizi daha çok sevdim
Tanrı da kusura bakmasın

Onların dinlerken gördükleri
Ve o gördüklerine ne çabuk inandılar
Oysa ki duydukları
Adımlarımın
Kanat çırpışlarıma dönen sesi idi

Aynada beni görebilirsin
Tanrım... sen de bağışla beni

Ve tüm kutsal ruhlar;
Ben sadece
Bir melek olabilmek gibi
Süzülmeyi becerebiliyordum
İçlerine öylesine

Geriye ne kaldı ki?



TANRIVERDİ ODAUÇAR...


11 Kasım 2010 Perşembe

-İT-


Böyle diyorum.......
Hani yapmasaydım keşke
Seviyor musun? dediğinde
Seviyorum demeseydim
Okşamasaydım yanağını ki daha fazlası
Gülmeseydim keşke o güldüğünde.

Ben ne yaptım ?

Ona herşeyi yaptım
Kırdım sövdüm dövdüm bile
Ama o, gitmedi
"Pessetme" di


En sonunda sadece "git" dedim
Bana öyle bir baktı ki........
Ben de nasıl git dediysem......
Gül/dü böyle......
Gül dü....
Sonra gitti


-ŞEY- gibi ortada kalırsın
Sanırsın-ki gitmez


Yani diyorum......
Anlıyorsunuz hani.....
Sizi hiç kimse, onun gibi sevmez
Siz de onu it-ersiniz
Aslında it-ilmişsinizdir
Gerçi bir şey fark etmez


Çünkü, itilmiş şeyin davası olmaz.


TANRIVERDİ ODAUÇAR


9 Ekim 2010 Cumartesi

SORUN NE BİLİYOR MUSUN ABİ?


Sorun ne biliyor musun abi ?
Bilmiyorsun tabi

Bak...
Kadınlar (a) bak.
Sadece bak
Gözlerine değil göz bebeklerine bak
Çünkü onlardadır olay...

Ama senin sorunun ne biliyor musun abi ?
Bilmiyorsun tabi

Kadınlar (ı) güldür
Sadece gül dür
Gözlerinin içi gülsün
Hüzünse hüzün
Yoksa ağlatmak kolay...

Çoğu zaman anlam veremediklerimiz
Anlayıp da gizlediklerimizdir belki de
Öyle değil mi abi ?


Tanrıverdi Odauçar.

6 Ekim 2010 Çarşamba

ANLATTIM İŞTE...(MİZAH-ÖYKÜ)


Yaklaşık 5 yıldır, kayın pederimin taksisinde şöförlük yapıyordum. 7 yıldır evliydim. Çocukluk aşkımdan 1 oğlum, ilk eşimden 1 kızım, son eşimden de 1 oğlum ve 1 kızım vardı.

Her şey çok mükemmel değildi. Aşırı kıskanç bir eş, sivri dilli bir kayın valide, yine sivri dilli bir büyük anne,(kayın validemin annesi) bunlardan bezmiş bir kayın peder, hep birlikte onlara ait bir apartmanın dairelerine dağılmış olarak yaşıyorduk. Kayın validem beni pek sevmez, gül gibi tek kızını soldurduğumu düşünür, ara sırada hala sağ olan büyük anneyle beni iğneleyip dururlardı.

O akşam biraz erken eve dönmem gerekiyordu. Çünkü hala sağ olan büyük annenin, hala sağ olan kardeşinin, torununun, torunu evleniyordu. Bende bizimkileri Sarıyer e düğüne götürecektim.

Uzun lafın kısası, hava alanının oradan eve doğru giderken, inanılmaz güzellikte, güzel giyimli, gayet sevimli, 25-30 yaşlarında bir bayan, el işaretiyle beni durdurdu. Müşteri tabi ki, durmasam olmaz. Ben durunca bayan arka koltuğa oturdu, ama hiç konuşmadı. Bir iki dakika geçtikten sonra "hanım efendi ne tarafa" diye sordum. Bayan bana 300 dolar dedi. Nasıl ? dedim. 300 dolar dedi. 300 dolar dedim? 300 dolar dedi. Bir an içimden, topladığım yevmiyeyi, bana ait 80 lirayı filan hesaplayınca 250 dolar kadar var diye düşündüm. sonra tövbe tövbe dedim, kovdum şeytanı. ya hanım efendi lütfen iner misiniz filan. Iııhh. Arabadan inip, kolundan tutup atıyım dedim, o da ne? o nasıl bir çığlık.

Neyse tekrar bindim taksiye, aklıma biraz ileride nöbet tutan trafik polisi arkadaşlar geldi. Dedim şimdi görürsün sen. 2 dakikada oradaydım. Durdum polis arabasının yanında, hani havuz var ya Yeşilköy de, askeriye filan, tam orası. Selamünaleyküm, aleykümselam böyleyken böyle. poliste arkadaşımız, yabancı değil yani. Geldi bu taksiye doğru eğildi, kibarca merhaba hanım efendi lütfen araçtan iner misiniz? bayan 300 dolarımı versin ineyim demesin mi. Polis bana baktı...ben polise...hala bakışıyoruz, ne oldu? dedim. Böyle değişik bir tebessümle, abi versene parasını bayanın, hem kullanıyorsun, hemde vermiyorsun parayı, dedim ne kullanması ya, Kuran çarpsın bir şey yapmadım. Kaç yıldır tanışıyoruz. Olay aynen anlattığım gibidir. Allah tan inandılar bana. Ama kadın Nuh diyor, birde 300 dolar. Neyse ben, bir de 2 polis arkadaş yapıştık kadına, kadın koltukları yırtıyor ama. Kulağımı da tırmaladı zaten. Yaka paça indirdik arabadan. Attım çantasını da yanına. Teşekkürü zor ettim polis arkadaşlara hemen uzaklaştım. Rahatlamıştım.

Eve geldiğimde herkes hazır beni bekliyordu. Kayın validem ile büyük anne, hemen geç kaldık damat hızlı sür filan, illa bir laf sokacaklar ya söylendiler. Bayağı bir yol aldık, böyle baktım, ayağıma bir şey takılıyor. Frene filan basmamı engelliyor. Eğildim neymiş bu bir bakayım dedim, keşke bakmasaydım. Bir kadın ayakkabısı. Ya dedim Allah ım hanım zaten şüpheleniyor, bu nedir şimdi? Herhalde boğuşmamız da kadının ayakkabısı çıkmış ayağından, burada kalmış. Şimdi görseler arabaya karı attı bu filan diyecekler, panik oldum tabi. Tam da Sabancı nın kulelerinin önünden geçiyoruz. Dedim rahmetli Sabancı nın kardeşini de burada vurdular diye acıklı bir ses tonuyla söyleyince, herkes kulelere baktı, bende hemen yan camdan fırlattım attım kadının ayakkabısını. Ama nasıl rahatladım anlatamam. Fatihamızı da okuduk tabi.

Velhasıl kelam, geldik düğün salonuna. Herkes indi, bakınıyoruz ama kayın validem yok ortada. Nerede bu falan, baktık bu arabanın içinde debeleniyor. Dedik anne ne yapıyorsun gelsene...demesin mi ya ayakkabımın eşini arıyorum, bulamıyorum.........!!!!!!

Kayın validem biraz topluydu.Ayakları şişmesin diye çıkar sen ayakkabıları, uzat ayakları, o esnada ayakkabıda öne, benim pedallara kadar gel...Bende malum o kadının ayakkabısı, şimdi hanım görse olay çıkarır diye panikle fırlatıp atıyorum kayın validemin ayakkabısının tekini. Kötü niyet yok yani. Bir ara anne giydin mi? emin misin? filan dedim herkes bana bakınca sustum. En son büyük anne, bu damat uğursuz, kayın validem, anne vallahi ayağımdaydı, şeytan aldı götürdü diye söyleniyorlardı.

Kısacası aşkım, baskı baskı nereye kadar. Bu olay son damla oldu. O gece eve gitmedim. Zaten bir bahane arıyordum. Ayrıldık tabi. Yani budur olay. Ben sana dürüstçe anlattım her şeyi. Şimdi senin cevabın? Evlenme teklifimi kabul ediyor musun?

not: Selami abime saygılarımla.



TANRIVERDİ ODAUÇAR (gerçek bir hikayeden esinlenilmiştir)


KABA KULAK...(MİZAH-ÖYKÜ)


İyi günler sayın seyirciler. Şu an adliye sarayının önünden sesleniyoruz sizlere. 19. Ağır ceza mahkemesinde görülen, ülkemizin gündemi olan, malum dava 10 dakika önce başladı. Gördüğünüz gibi kalabalık halk topluluğu "linç, linç" diye slogan atıyor. Polis gruplara sakin olmaları konusunda uyarıda bulundu....


Mahkeme salonu, sanık Nuri D.

- Hakim bey, kuran çarpsın ben bir şey yapmadım. Akşam Numan ın düğününe gidecektik. Benim nişanlımın babası, av meraklısıdır. O gün avda olacağını duyunca, annesi de evde yoktu. Ben de erkenden gittim evlerine. Hatta ani bir baskın filan olur diye, yeğenimi de gözcülük yapsın diye yanımda getirdim. Yani kayıtlarda geçen "gözcüde vardı" ifadesi budur. yanlış anlaşılmışımdır. Biz içeride, çok af buyurun, bir yakınlaşma oldu tabi. Düğünümüze de 2 ay vardı daha. O ara nişanlımın babası, hava bozdu diye, avdan vazgeçip eve dönüyor. Yeğenim elinde tüfekle babayı görünce korkup kaçıyor. Beni de geç uyarıyor telefonla, ben zaten babayı karşımda görünce, balkondan atladım. Atlarken o bidonlar ve pet şişelerde düştü. O benzin dolu bidon bana ait değildi yani. En az 5 metre vardı atladığım yer hakim bey. Zaten ben havadayken farkettim, balkonun altında, park etmiş bir polis arabası olduğunu. Polis arabasının tavanına düşünce ben, tavan çöktü tabi. Sanırım baba ateş edince ya da memur arkadaşların sigarasından alev aldık biz. Allah tan hiçbirimiz yaralanmadık. Yoksa örgüttü, molotof kokteyliydi filan asla öyle bir şey yok. Siz hiç -donla- molotof kokteyli atan örgütçü gördünüz mü hakim bey? Hele polis arabasına saldırdı, üstünde hopladı zıpladı filan bunları kesinlikle kabul etmiyorum. -Donla- polis arabasına saldıran örgütçü olur mu hakim bey? Beyaz eşya bayiim var benim.

Bu arada, Tayyar abi ile telefon konuşmamızda, "Nasıl bir şey abi? molotof filan mı, yoksa daha büyük bir şey mi?" diye bir konuşma takılmış takibe. İnanın tamamen tesadüfi bir şey. Çok başka bir şey yani.


Diğer sanık Numan B.

- Efendim Allah belamı versin benim o gün düğünüm vardı. Saklarız ya hani, eski fotoları vardır kız arkadaşlarımızın. Beraber çekildiğimiz. Şiirler filan vardır. Anılardır hani onlar. Adetmiş gibi saklarız hani. İşte düğünümüzden bir gün önce eşim, "bak Numan, kafanda, içinde, dışında eskiye dair bir şey yok dimi? bak varsa çocuğumuz çarpık çurpuk doğar yanarız" deyince, korktum bende. Düğün günü bu anıları, yakmaya karar verdim. Kuaförden bizimkileri almaya gitmeden önce, oradaki boş bir arsada benzin döküp, tüm geçmiş anıları yaktım. Ateşi söndürdüğüme de çok eminim. Ve yemin ederim hakim bey kundakçılıktır, örgüttür, benzin tankını havaya uçurma filan yok yani. O benzin tankı nasıl havaya uçmuş anlamadım. Ben oradayken tank filan yoktu. Tamam mobessa kamerasında elimde kırmızı bir benzin bidonu bir de çanta ile olay yerinde görünüyorum. Ama örgüt dökümanlarını yakıp yok ettiğim ve bir benzin tankını kundakladığım olayı tamamen yanlış anlaşılmadır. Takdir edersiniz ki, kameralarda da görüldüğü gibi, -damatlıkla- kundaklama yapan örgütçü gördünüz mü hiç?

Ayrıca Tayyar abi ile, telefon takibine takılan "Nasıl bir şey abi? kundaklama filan mı, yoksa patlayıp havaya filan uçma mı" diye soru sormam apayrı bir şey. Zaten ben haberlerde öğrendim benzin tankı havaya uçmuş ve aranıyorum ben. Yoksa çelik kasa imalatı yapıyorum ben. Kundaklama, havaya uçurma, örgüt filan yok yani. Örgütten yargılandığımızı da, buraya gelirken jandarmalar söyledi valla.


Diğer sanık Tayyar C.

- Efendim yemin ederim ben örgüt lideri filan değilim. Benim rahmetli dedemin, bir papağanı vardı. Adı Necati. Dedem ölünce, rahmetli babaannem, dedemin ruhunun, Necati nin, pardon, yani papağanın içinde olduğunu söyledi. Papağanı bana miras bıraktığını, ona ölene kadar bakmazsam, hakkını helal etmeyeceğini söyledi. Benim de, kimsenin bilmediği, stüdyo bir dairem var, gerçi herkes öğrendi artık.(Karısına dönüyor) /karıcım, kuran çarpsın orası garsoniyer filan değildi/ Yani rezil olduk hakim bey valla. ben bu papağanıma o evde bakıyordum. Numan ve Nuri benim çocukluk arkadaşımdır. Bu papağan her bir şeyi biliyordu. Ne söylese çıkıyordu. Falanca ölecek dedi, öldü. Filanca ölecek dedi, öldü. Mahmut abi ölecek dedi, Mahmut abi bile öldü hakim bey. turp gibi bir adamdı inanın. Sonra hangi takım yenecek, yenilecek, Bir kere bize bir altılı söyledi, tek başımıza bildik altılıyı. Çok yüklü para aldık. İşte bir gün o stüdyo dairede Numan, Nuri ve ben o kadar çok içtik ki, şarkılar, türküler bir ara bir sessizlik oldu. Necati, yani papağanım bize " yanacaksınız oğlum siz, yandınız öleceksiniz filan dedi. Yakın da bir tarih verdi mi bize. Bizi aldı bir ölüm korkusu. Zaten Necati her şeyi bildiğinden, ölümü kabullenmiştik. Ama yanarak ölmek çok ağırdı yani hakim bey. Üçümüzde acaba nasıl yanacağız diye teoriler üretir olduk. Bu iki arkadaşımda beni sürekli, gece, gündüz; "Nasıl bir şey abi? Necati bir şey söyledi mi? Yok molotof mu acaba? yok kundaklama mı? yok havaya mı uçacağız? yok diğer ölümleri söyledi. Kesin bu da doğru olacak. Yok Allah ın takdiri" diye hep telefon da arayıp duruyorlardı. Ben zaten yanacağıma mı yanayım, birine anlatsak, ne içtiniz diye soracaklar, deli diyecekler diye içten içe yandığıma mı? Her gece baskı yapar oldum papağanıma. Konuşmuyordu da o günden sonra. Bir kere papağan filan demedim, ağız burun girdim hakim bey. Sonra o tarih geçti, ölmedik de, yanmadık da.

Kısacası, kendi kendimizi yaktık hakim bey. Sadece zaman çakışması. Bu telefon takibine, nasıl, neden takıldık, onuda çözmüş değilim. Yoksa düdüklü tencere fabrikam var efendim benim. Örgüt filan tövbe yani.

Allah tan Nuri nin benzin bidonu durumu ile, Numan ın havaya uçurduğu sanılan benzin tankının tedbirsizlik sonucu havaya uçtuğu anlaşıldı. Kimsenin yaralanmaması da ayrıca sevindirici. İşte buda benim papağanım Necati hakim bey.


Diğer sanık Papağan Necati ?

- ................:)


TANRIVERDİ ODAUÇAR (gerçek bir hikayeden esinlenilmiştir)

4 Ekim 2010 Pazartesi

KESS


Yana yakıla koşup gelen
Kara kuru bir kadın sanki
O her bir şeyin inceliğinden
Ağız dolusu bahsederken
Sen de
Ben de
Sustuk...

Dedi ki;

Özümüze dönelim
Özümüze dönelim ki
Bir şeyleri feda edelim...
Veda edelim...
Sol elim
Uyuşuyor

/Saçlarımı kestirdim biliyor musun ?/

Ölü gözlerle o kadar canlı bakıyorsun ki
Yeşile kaçıyordu gözlerin
Ben de susuyorum anlıyor musun ?
Dudaklarımdan öp beni
Ruhum seferi


Tanrıverdi odauçar

22 Eylül 2010 Çarşamba

ÖLME(ME)K İÇİN...


Kaçmak için bir şansım vardı
Ama ben bunu yapmadım
Belki bir kaç gram
Eksilmiştim

Ağır aksak soluyan
Kılı kırk yaran gecelerden birinin
Hatırasıydı bil ki
O ki damarlarında süzülen
-Arzunun- ısrarıydı
Belki -hasretin-
Bedduası -özlemin-

Şımarık gece kuşlarının
Gagalarında bulurken hayatı
Tuz ruhu solurken burnumdan
Bir yandan da resmini yapıyorum
Eteğin pileli
Arıyorum biliyor musun?
Kendimi...seni...

Ölme(me)k için bir şansım vardı
Ama ben bunu yapmadım
Dönmek için

Tanrıverdi Odauçar...

15 Eylül 2010 Çarşamba

PUSULA


"ACI" ya ne kadar dayanabileceğimi düşünemeyenler,

En azından ne kadar "ACIMASIZ" olabileceğimi düşünmeliler.

5 EKİM 2010

TANRIVERDİ ODAUÇAR

14 Eylül 2010 Salı

TAROT


Ziyanı yok git istersen
Ama istemezsen kalabilirsin
Arkana majör baş rahibe
Yıldızların gölgesinde uyuyabilirsin

Kader çarkı kızıl nehir
Yeri gelir
Hayat bir kelebek vaktidir
Sahici gibidir dokunabilirsin
Ya da hiç bir şeye dokunmaz
Kafanın içindekiler kadar yaşayabilirsin

Ve asılmış bir adam
Güneş solmuş ay dede saydam
Sen var ya sen tamam
Herkesi unutabilirsin belli
Tersi
Bir tek soyunamaz sın -benli- cildini
San ki uçabilirsin...!?

Evet uçabilirsin belki
Bir kuş gibi münzevi
Yükselirken göğe doğru
Ya bir avcı vurur seni
Ya da kafese koyar
O -kart- deli

İşte kapı orada
Ziyanı yok git istersen
Ama istemezsen kalabilirsin
Bana kalırsa kalbini dinle
Yoksa son kart yıkılan kule



(tanrıverdi odauçar...)


7 Eylül 2010 Salı

UYKUDA KÖPEK ISIRIĞI


Uyurken sokakta köpek ısırmış
Küçük bir çocuk mu o?
Hayır kocaman bir adam

Bali balonları olan
Tiner kokan
Hava-dar- odasının duvarlarına
Öfkeli yazılar yazan
Küçük bir çocuk mu o?
Hayır kocaman bir adam

Ve o yediklerini yere dökmez
Tırnaklarının arasındadır kırıntılar
Ki ben şahidim ziyan etmez
Bir şeylerin farkındadır
Bilmem kaç beden büyük
Elbiselerinin ardında
Benim küçük dediğim
Kocaman bir adam

Atarken sokak naralarını içten içe
İçine içine düğümlenir imiş
Sessizleşir imiş
Gömülürmüş geceye diri diri
Isınmak için ateş yakarmış
Bazende kendini

Annesini rüyasında gören
Küçük bir çocuk mu o?
Hayır
Sokakta köpek ısırmış
Mışıl mışıl uyuyamamış
Kocaman bir adam


TANRIVERDİ ODAUÇAR...


31 Ağustos 2010 Salı

AŞIRI-DOZ



Bilmiyordun ki anyayı
Çünkü görmemiştin Konya yı
Camdan bakmayı
Arap kızından öğrendin

Yağmur yağıyor...

Kirişi kırmayı çok denedin
Kıyakçı yı kayıkçı zannederdin
Lavuk bir tavuk cinsi idi senin için
En çok buna gülerdin

-I-

Bir kadın tanıdım
Adını unutmadım aklımda
Bir kadın tanıdım
Onu hiç unutmadım aslında

-II-

Ve
Biz -asıl- dık
San ki eylül de asıldık
Ya haddinden fazla asıldık
Ya da dozu tutturamadık


TANRIVERDİ ODAUÇAR...


28 Ağustos 2010 Cumartesi

DAMLA...



Ha- kan akmış gözlerinden

Damla... mındar etmiş geceyi sana

Ha- kana bulanmış ellerimden

Tutmasa... hile var der dilim ona


Sen de unutursun beni
Suyun en küçük ve en saf hali
Üstüme üstüme büyürsün
Süzülürsün tenimden benle karışıp belki


Geçiremedin sanma
İğnenin deliğinden aşkı
Ben de sevdim seni
Söylediğim en güzel şarkı
Biraz acı biraz tatlı

Ama sen de unutursun beni
Suyun en küçük ve en saf hali


Yani;


Hakan akmış gözlerinden

Damla mın... dar etmiş geceyi ona

Hakan a bulanmış yüreğinde beni

Tutma... sahile var der dilim sana

Git, karış okyanusa


TANRIVERDİ ODAUÇAR...


23 Ağustos 2010 Pazartesi

PİŞTİ...


Kadın-adam/ı-as
Sinek üçlü pis yedili ve papaz


Adamın aklından bir şeyler geçiyor
Adamın aklı havvada
Hava mı kararıyor ne?
Kararırsa kararsın
Bundan bana ne
Delikanlı sanki de
Genç bir kadını süzer gibi adam


Karışıyor her şey birbirine
Kadın adamı arıyor
Adam havaya mı karışıyor ne?
Karışırsa karışsın
Bundan bana ne
Zamansız gelen ölüm gibi kadın
Adamınsa haykıramadığı bir avaz


Sinek üçlü pis yedili ve papaz
Bu adamın elindeki son şans
Yüzünde maske
Günah mı çıkarıyor ne?
Çıkarırsa çıkarsın
Bundan bana ne
Manastır da olur mu hiç dans?
Sinek üçlü pis yedili ve papaz


TANRIVERDİ ODAUÇAR...


18 Ağustos 2010 Çarşamba

DUDAKLARIM KANIYOR...


Ve şimdi, tüm zamanlar dursa
Okunsa ölümün cüzü
Kemik iliği çekilmiş bir çocuk tarafından
Kısır da olsa o kadından
Yine tutardı onun dölü
Abdesti bile bozulmazdı
Kızıl gecenin ardından

Kanatlarımı çırpıp gitsem
Bir kaç sevişmeyi üstlensem
Ölmeden

Dudaklarım kanıyor

Ve dul kadının kehaneti tutsa
Boşa çıkarsa ölümün yüzünü
Çıkarsam bende bedenimi üzerimden
Safi üryan
Belki kan tutar seni yırtınca geceyi
Ya da ruhun duymaz kaparsın gözlerini

Ölünürse ölünsün bu gecenin ardından

Suçunu bilen oğlunun
Kanlı bedeni diz çökse
Ruhu dimdik ayakta
Açsa avuçlarını
Son defa baksa babasına
Sıyırır mısın üzerimden
Kendi cinayetimi?

Sağnağında ıslanırken sırlarım
Bütün kadınlarım
Bana bakıyor
Çırılçıplak cesedim
Dudaklarım kanıyor


tanrıverdi odauçar...



14 Ağustos 2010 Cumartesi

İKİ KAPI VAR, KIRMADAN GEÇEMİYORUM


Bak şu kapıyı açmıyorsun ya
Ama bakıyorsun ya delikten
Çaktır mıyorsun
Üçe kadar sayıyorum ya sinirden
Açmayınca kapıyı
Geçiyorum
Kapının da içinden senin de içinden
Savaştırıyorum sanki
Uçlarımızı sinir uçlarımızı


Bir de bu telefonu açmıyorsun ya
Buruşturuyorsun ya yüzünü
Somurtuyorsun
Çok konuşturuyorsun ya dilini
Ben de konuşturunca beden dilimi
Seviştiriyoruz sanki.
Şeytanlarımızı s/uslarımızı


Günahım o
Sevabım sen
Arada gidiyorum ya ben
Ağlıyorsun
Çözüyorum ya kadınsı duygularını
Aldırmıyorum hani
Sıkıyorsun ya dişlerini
Aynı ben


Kal diyorsun ya içinden
Anlıyorum hani
Hemen aklım başıma geliyor
Çünkü yemiyor


Kısacası
Ben ne diyorum...ki...
...meee diyorum aslında
Seviyorum sanki
Günahlarımı da sevaplarımı da.

T.O

11 Ağustos 2010 Çarşamba

YAKICI DÜŞLER ACABA-SI...


/Baba bana beni anlat/

Büyücüsün sen
Övücüsün de biraz kendini
Sövücüsün ama
Hani...biraz rahatlama

Ölücüsün sanki
Sevicisin geçmişini
Hatırlatınca sözlerimi
Kırılgansın
Kırıcı ve ısırgan

Görücüsün aslında
Kalıcı değilsin
Farkında değilsin son güllerin
Belki son günlerin
Farkında değilsin

Gidicisin buralardan
Bir anlık zaman dilimisin
Her an geçicisin
Yanıcısın aslında
Günah gibi çekicisin

/Biliyor musunuz?
Ona her şeyi
Tanrı verdi
O da uçar
Uzaklara gider
Ve unutur beni/

Uçucusun, aslı sen yakıcı....



(T.O)

10 Ağustos 2010 Salı

BANA DEDİ Kİ;


Ona dedim ki;
Sevdin mi beni?
Dedi
Sevdim seni...

Bir zamanlar küçüktük
Ama büyüktük sevdamızda
Kocaman olduk büyüdük
Şimdi her şey sara sarpa*

Hani zengin bir adam olur
Diğer adam sadece haklı olur
Kızı da tutar zengine verirler
Ama kızın aklı haklıda kalır

Sonrasında

Sağ yanım iblis
Bilakis
Sol yanımda harp oldu
Darp oldu sevdamıza
Herkes sustu
İblis konuştu

En son...
Elimi tuttu

Bana dedi ki;

Sevdin mi beni?
Dedim sevdim seni

Öylece uyudu...




*sara sarpa: karışmış


TANRIVERDİ ODAUÇAR...


3 Ağustos 2010 Salı

UZATMASAK UNUTSAK (PINAR:)...


Kabul ediyorum

Yolda yürüyorum
Kadının biri senin isminle kızıyor çocuğuna

Sonra koşuyorum
Bir büfenin önünde duruyorum
Su almak istiyorum
Adam gülerek uzatıyor suyu
Bakıyorum suya senin adını vermişler
İstemiyorum içmiyorum

Tam kapıdan çıkıyorum
Yaşlı bir amca soruyor;
".....hisar a nasıl giderim"
Amca hay ben senin
Gidilmez amca gidilmez diyorum
Yapıştırıyor bana deliyi
Arkamdan bir şeyler sayıyor
Sövüyor sanırım
Çok susadım

Neyse biniyorum arabaya
Boğazım da kurudu ama
Radyoyu açıyorum
Aman ne güzel
Falanca amcadan türküler
Seninle başlıyor
Aramızda dağlar var diyor
Ben seni nasıl görem...diye devam ediyor

Kısacası
Kabul ediyorum
Senden kaçamıyorum

Pınar söyle bize ne oldu?
Pınar.....ne oldu?

Yani olan oldu uzatmasak
Susadım :)


TANRIVERDİ ODAUÇAR...


31 Temmuz 2010 Cumartesi

SANSÜRLÜ...


Cümbür cemaat

Birileri geliyor birileri
Anlasan keşke sözlerimi
Geriliyor birileri
Tanrılar ve sürüleri

Dilsiz gazelci

Birileri de konuşuyor durmadan
Susmuyor ki dilsiz
Ağızı burnunda konuşuyor
Sanki, kübist bir resim gibi

Parmaksız piyanist

Maymun açıyor ellerini iki yana
Yana yana kucaklıyor
Benim de kucakladığımı
Bir de bizi beğenmiyor
Çünkü o ağlıyor
Salya sümük oluyor
Biz gülüyoruz
Sonra üzülüyoruz
İnanıyoruz
Koyunuz ya
Pardon insanız ya
Kuruluyoruz
Antika bir saat gibi

Orkestra (aile)

Birilerine de
Bir şeyler söylemişler
Bunlar söz kesmişler
Sonra düşman kesilmişler
Aslında öz kardeşmişler
Ama kız almışlar
Kız vermişler
Ne de güzel etmişler
Koyunuz ya
Pardon insanız ya
Kuruluyoruz
Antika bir saat gibi

Özlü söz

Saat değilsen söyle NESİN?
Söyledi aslında ama
Birileri vardı ki birileri
Sızlıyordur kemikleri
Şöyle diyordu son sözleri;

"Burada sansür uygulanmıştır
Şiiri okuyan tamamlayacaktır"



TANRIVERDİ ODAUÇAR...


27 Temmuz 2010 Salı

ISIRIK...




Beni ısırdın mı
Yüzümün yarısı kanıyor
Diğer yarısını da ısır
Yoksa hatırı kalır

Geceyi terimiz de boğduk
Boğduk ölü çocuklarımızı anlık
Anlık zevklere açtık
Açtık sabaha gözlerimizi
Utanmadık söyledik
Bağırarak
En ayıp sözlerimizi

Seni ısırdım mı?
Evet ısırdım

Sabaha kadar
Birbirimizi yedik...


TANRIVERDİ ODAUÇAR...


26 Temmuz 2010 Pazartesi

İNSAN AŞKI YER (AZİZİM YERSİN YER 2)



Kadın erkek fark etmez
Aziz olsa fark etmez
İnsan aşkı yer kardeşim

Kimi nin midesine oturur
Bir kilo demir yutmuş gibi
Kimi öyle bir güzel sindirir ki
Kıskanırsın deli olursun deli

Ama aziz olsa
İnsan aşkı yer kardeşim
Bir kere de olsa
İnsan aşkı yer
Kusar
Kustuğunu yer

Yemem diyen
Yalan söyler...


t.o

25 Temmuz 2010 Pazar

ELİMDEKİ IŞIK...





Afedersiniz...!!!
Falınıza bakayım ister misiniz?
Bir çok şeyi bilirim,
Bir çok şeyi görürüm.
Sadece siz isterseniz söylerim.

Adam güler,
Falcı güler,
Pazarlık biter.

"Tut bakalım elimi,
Söyle benim halimi"

-Aman Allahım, bu elindeki de ne senin?
-"Işık" der adam.
-Hadi canım, inanmam. Gerçek mi bu?
-"Elbette"
-Sana bunu kim verdi?
-"Tanrı verdi"
-Güldürme beni. Adın neydi senin?
-"TANRIVERDİ"

Falcı korkar, ben susar.
Biraz sır, biraz esrar.

Ben gülerim, o güler.
Pireler uçuşur,
Tin tin eder.

O KADRAJ


...Begonviller
Kiremit tozu kaplı
Bir de güzeller
Üstünde beyaz duvarın
Sanki gelin duvağı...

Sen bana bunu yapmazdın
Ben sana bunu yaptım

Kırılırsa kırılsın
Dökülürse dökülsün
Ama üzülürsün diyordum kendime
Aldırmıyordum
Her gün vuruyordum
Sanırım canım cehenneme

Ama aklıma her geldiğinde
Kuruyordum kendimi
Bir de -kuruyordum-
Sus pus oluyordum
Duman soluyordum
Soluyordum o çiçek gibi
Belki akşam sefası
Belki dış kapının mandalı

Ah etsen tutar mı?

Ah mı?

Ben sana bunu yapmazdım
Sen bana bunu yaptın

Niye yaptın biliyor musun..?

Alınmış olsada
Kalbimden
Aşkının darası

Var ya dudağının kenarı
Ve gamzenin arası
Ben hep orayı öperdim

O zamanlar
Gözümden kaçan kıl payı...



TANRIVERDİ ODAUÇAR...

YA SİGARADAN YA KEÇİDEN



Hırıltısın boğazımda
Dün geceden kalma
Öksürsem gelirsin hemen
Dudaklarımın kenarına

Birileri sigara içerdi
Ben bırakmıştım
Meyilliydim ama
Hala sigarasız
Aynı senin gibi
Hem de inatçı

Bana bak keçi
Meyilli olsam da
Seni de bıraktım dün
Sigarayı da

Zaten benim ölümüm
Ya arpadan
Ya sigaradan
Ya da keçiden...



tanrıverdi odauçar...


24 Temmuz 2010 Cumartesi

SELAMİ MİSALİ


Ummadığı anda gelirdi hep,
Acısı tatlısı bir arada ona.
Sevgi, sigara içmekten,
Yorulduğu anları beklerdi sanki.

Doyumsuzdu, hep fazlasını istedi.
Asilik ruhunda vardı, kabul etmedi.
Kılavuzunu kaybetmiş,
Bir karga misali.
Bazen beni uyuz ederdi.
Ama sevdi.

Çanakkale li, Basiretin kız kardeşi.
Sarışın bir kadındı.
Hepimizi unuttu,
Bir onu asla Selami.
Sevdi.

Belki ilk değildi, ama tekti.
Yenilmem diyordu, yenildi.
Söyle dedim, söylemedi.
Sadece sevdim dedi,
Çekti, gitti.
Zamansız ve amansız.

temmuz-1994 Selami abi ye.

OD...





sevgilim...


özlenmek ne güzelmiş
anlıyor insan
bu kadar çok özlerken...

unutulmaksa ne kötü
böyle unutamıyorken.

diyorum ki;

içimden de olsa düşünüp gülmek ne güzelmiş
kaç zaman gülemezken

bir de ağlarsam var ya
o da ne kötü
gülmeye yeni alışmışken




TANRIVERDİ ODAUÇAR...



HATUN


Günahlarım önüme dikilir.
Abdestsiz odalarımda,
Birde olmamışlığın,
Beni yer bitirir.
İşime gelir yokluğun,
Nefsim buna sevinir.

Zil zurna olmuşken duygularım,
Ve çabuk anlaşılırım.
Sonra yokluğun fırsat bilinir,
Üstüne birde özür dilenir.
Dinliyorsun hatun.
Dinliyorsun değil mi?

Nasıl bıkmıştım ki kendimden,
Düşündüm seni bana küstüren,
Neydi, ne değildi ki sanki,
Yazdıklarım sadece sinirden.
Biliyorsun hatun.
Biliyorsun değil mi?

Bendeki bu tek kusur,
Aradığım sadece huzur.
Herkes beni vurur.
Dudaklarım bükülür,
Ben ikiye bölünür.
Gidiyor musun hatun?
Gidiyorsun değil mi?

"Kimi en çok üzdüysem,
En çok onu sevdim"

AZİZİM YERSİN YER (1)...




Azizim
Azizsin
Aziz

Ama

Yerim
Yersin
Yer

Nankörüz
Nankörsünüz
Nankörler

Ama

Severiz
Severseniz
Severler

Dumanım
Dumansın
Duman
Aşkın bacasından tüten
S(e)kerim bende bu aşkın
Izdırabını-n üzerinden
Atlar giderim

Giderim ama
Azizim
Yersin yer...


NOT: parantez içindeki (e) harfi ingilizce dir ...





TANRIVERDİ ODAUÇAR...


21 Temmuz 2010 Çarşamba

IŞIKLARI YANMAZ BENİM ŞEHRİMİN


Işıkları yanmaz benim şehrimin
Karanlıktır güneş doğmaz üstüne
Kafamın içinde bin tilki
Bilirim ki bekler seni
Öyle olsun
Sakın beni gelir diye bekleme

Işıkları yanmaz benim şehrimin
Perdeleri bile örtülmüştür gecenin
Açmayan güller yetişir isimsiz tepelerinde
Duman vardır sadece sen geldiğinde görülür
Sen gelirsen o güller kırmızıya bürünür

Ve ışıkları yanmaz benim şehrimin
Dakika dakika duygu konuşur
Bu duygu da bir konuşur pir konuşur
Hiç susmaz
Ama ben susarım
Susarım sana bir kere yanmışım
En kötüsü de
Bu yangının içinde
Üşürüm soğuk beni bulur

Bir de gelmek istiyorsun ya
Anladım
Bunun adı gurur

Gözlerimi kapadım.
Ne diyorum biliyor musun
Hadi diyorum hadi
Işıkları yansın şehrimin
Güller açsın...


1995/silopi


TANRIVERDİ ODAUÇAR

19 Temmuz 2010 Pazartesi

MİGRENİ OLAN BİR ÇOCUKTUM


Vazgeçişler yaşadım
Unutulurluklarla doldum
Bazı gülü kopardım
Acımadım dalından
Sadece bir çocuktum

Hiç kimseden isteksiz
Bir balona tutundum
Nefes alıp verdikçe
Başka şehirlere uçtum
Ne yaramaz bir çocuktum

Her kadını sevdim
Güzel bir oyundum
Çiğnediğim sakızı
Bir tek onun ağzında unuttum

Duman oldum geceyi böldüm
Kaç kere dirildim kaç kere öldüm
Yanlızdım önceki gibi vurulmuştum
Sen de vur diyecek oldum
Yapamadım yorulmuştum

Köpeğimi öldürdüm sonra acımı
Kırmıştım o akşam kafamı
Komşumun da camını
Sevdiğim kızın taaa anasını
Babasının da avradını
Kocaman bir çocuktum
Özür dilerim kaba konuştum

Açtım ağzımı da yumdum gözümü
Bağırdım da bağırdım
Ama hiç ağlamadım

Migreni olan bir çocuktum...


TANRIVERDİ ODAUÇAR

18 Temmuz 2010 Pazar

İBLİS



Öyle bir ateşim ki ben
Seçilmiştim, yeminde etmiştim
Töv-be deki iki heceyi
Bir araya getiremedim
Söylemek istedim
Söyleyemedim

TÖVBE DE TÖVBE

Nasıl da kinleniyorsunuz bana
Ama kimilerinize verilecek ceza
Birileriniz de bulacak sonsuz ömür
Ben de olacaksam UTAME de kömür
Sen de bir sus dilim bir sus
Senin konuşmaya hakkın yok
Biraz cesaretim artar
Hadi derim başka da bir şey diyemem
Söyleyemem

TÖVBE DE TÖVBE

Sağıma bakarım, soluma
Önüme arkama
Bir ay var ki zincire vurulurum
Yere bakarım utanırım
O bir şey değil de asıl korkarım
Fena korkarım
Ağlamaya çalışırım bir insan gibi
Beceremezken bir türlü
Hadi derim şimdi derim
Başka da bir şey diyemem
Söyleyemem

TÖVBE DE TÖVBE

Şunları da alayım ondan sonra söz
Üstüne bir o kadar daha
Hadi beni çöz
Kendime kaç kere söz verdim
Yemin de etmiştim ama seçilmiştim

TÖVBE DE TÖVBE

Öyle bir karanlık ki
Benim bile ateşim söndü
Okusam da faydası yok
Yüz bin kere AMENTÜ...

TÖVBE TÖVBE TÖVBE.

"Bu arada
Zaten seni de başıma bela etti
Bana da tövbe ettirdin ya
Başka bir şey demiyorum TANRIVERDİ"
:))



T.O


16 Temmuz 2010 Cuma

BÜYÜ...



Yorganını aldığında üstüne gecenin
Tek başına kaldığında ve sıtkın sıyrılmış
Mezarının başında sakın korkma
Sen bir annesin
Yapabilirsin

İlk mendili yere düştüğünde aşkımızın
O çocuk bu çocuk aslında inanmazsın
Öyle bir sınandık ki sabra dirayet
Sen bu söylediklerimi anlamazsın

İçim yanık, dışım kırık

Şimdi;
Bir şarap şişesinin ucunda
Sıkıştırılmış, ucuz bir mum yandığında
Muhakkak ki olacak ıslak gece
Ucuza gittiği için yetmiş kere
Sağına soluna üfle
Üveydi aslında benim kanımı emen kene
Yaprağın üzerinde
Bir yumurta sarısı
Bir dua var ki hepsinin anası
İki çürümüş ağaç parçası soğan yaprağı
Karabina gagası kırık bir ayna parçası
Bir erkek bebeğin kurutulmuş karın bağı
Annesinin saçı
Al... bu da öz babasının kanı

Şimdi siyah bir tülbent
Hücrelerim acı içinde
Sen de buraları İbranice söyle
Bağır bağır var gücünle

Çağırdık seni topraktan kan vererek
Bu gece bu beden bizimle gelecek
Susmazsa ağaçların yaprakları
Durmazsa rüzgarın ağırlığı
Babası burayı ateşe verecek

Bekle...
Bekle ki yorganını kırsın dışarı çıksın
Bıraktığın o eli artık tutarsın
Sarıl ona eve götür
Üstünü başını temizle
Benden de bahsetme
Benden sakın bahsetme

Dışarı atılıyorum sanırım
Sanırım ayrılıyorum

Baba...
Adımı sen verdin
Bana bu gücü sen verdin
Adım Tanrıverdi
Tutamadım kendimi
Çünkü o çocuk benimdi

TIPKI SEN VE BEN GİBİ...
TANRI VERDİ O DA UAÇAR

15 Temmuz 2010 Perşembe

YOKSA BİZİM ŞEYTAN MI?




İlk ağladığında
Ağlattın ananı
Mutluluktan sandı o ama
Ağlattın...

Başlıyordu

Güm güm güm
Vurdu ayaklarını yere
Ben sustum o konuştu
Gürültülü gürültülü

Yüzüme bak yüzüme
Sen ki damarlardan süzüle
Koyu tonda bir kan misali aktın
Yarı hicaz yarı hüzzam şehvete
Ödül müsün cezamı?
Yoksa bizim şeytan mı?
Söyle kimsin?

Sustum az bir şey güldüm

Yüzün donuk dilin tutuk, çabuk
Kimsin söyle?
Ruhani misin, Ceberrah mı?
Yada canı sıkıldığında
Mat diyen bir şah mı.
Günah mısın sevap mı?
Yoksa bizim şeytan mı?

Sustum, ama bu sefer gülmedim

Bu kaçıncı dirilişin senin
Bu kaçıncı topraktan çıkışın
Şu karşıdaki yaşlı adamın
Çamurdan evinin tavanına
İsa nın değil de Musa nın yanına
O genç kızın siyah uzun saçlarıyla
Asmak vardı seni ama
Bu kaçıncı dirilişin senin
Bu kaçıncı topraktan çıkışın?
Soru musun cevap mı?
Yoksa bizim şeytan mı?

Çıt yok

Tüm nezaketimle son kez soruyorum
Ben seni tanıyamadım
Söyle sen kimsin?
Çünkü Bizimkinden de betersin

O kadar sustum ki
Münker ağladı
Ben dayanamadım güldüm...


TANRIVERDİ ODAUÇAR...

6 Temmuz 2010 Salı

İKİ ARADA BİR DEREDE




Zamanlar olurdu
Kahkahalar attığım
Şimdilerde ise
Bir suskunluktu tattığım
Ayrıldım genç sevgilimden
Gerçi kaldı biraz aklım
Ben sözümü tutmadım
Kırılsın benim kaşığım


Benim en sevdiğim karım


Bu ev sana dar mıydı?
Böyle gitmek var mıydı?
Bari çocukların biri kalsaydı
Yaktın benim çıramı


Hadi bakalım Tanrıverdi
Gece olmuş iki
Bu kafayla, bul bulabilirsen
Kaynananın evini
Telefon mu etsem acaba


TANRIVERDİ ODAUÇAR...

BOK YOLUNA GİTTİ NİYAZİ...



Niyazi akar gider
Suyu derin kanı serin
Ordu'nun derelerinden
Daha da aksi sin
Yani
Hiç söz dinlemiyor ki
Para elinin kiri
Kurşun geçirmez sanki
Allah onu biliyor da
Sadece boy vermedi

Niyazi akar gider
Suyu soğuk
Bazen çocuk
Metresinin yanında vahşi
Karısının yanın da
Süt dökmüş KEDİ
Allah onu biliyor da
Dokuz can vermedi.

Niyazi bir gün gider
Bir daha da dönmez
Karısı ser verir
Sır vermez
Ama arka bahçeyi hiç sevmez
Eee...Niyazi;
Yediğin hurmalar
Poponu tırmalar...
tanrıverdi odauçar :)


5 Temmuz 2010 Pazartesi

DELİYİM BEN KENDİMDEN...




Deliyim ben deli
Nereye bakayım?
Kimden kaçayım?
Kendimden?

İlacımı içmedim
Hemşireden

Sigara da içmedim
Elimi kolumu bağlayan
Elbisemden
Kendimden?

Peki var mı öpülmemiş bir dudak?
Dudağı geçtim yanak?

Meryem in kızı var mı?
Bu da nerden çıktı?
Kaçarım ben kaçar
Ama parmaklıklar demirden...



TANRIVERDİ ODAUÇAR...


4 Temmuz 2010 Pazar

WALKONETTİ KAZIM VE CENAZESİ...




Bana deyin şu taş üstünde
Yatan kimdir boylu boyunca?
Yeşili nemli tahtası taze
En sevdiği resmini koymuşlar başucuna

Çiçeği nerede bu mazlumun?
De hadi ben yabancıyım
Dostu kardeşi nerede?
Dün rakı içmiştik Ayganuş un evinde

Kadehlerimizi düşün derdin
Bak dolu bak boş
Zaten onlara benzerdik
Şımarırdık gülerdik
Her yerimizi keserdik

Bak kim geldi
Nereden duydu bilmiyorum
İçine doğdu belki
Başında sana ne söylüyor...?
Kestirmek zor değil
Görenler anlıyor tanıyanlar ağlıyor

Biz gidiyoruz Kazım
Bu gece sana iman
Bana bir büyük lazım

Zurnanın son deliğinden çıktı
Kendi kadehini kendisi kırdı
Seni almaya üç kişi gelir
Walkonetti Kazım...


TANRIVERDİ ODAUÇAR...1991


JİGOLO VE DOKTOR HANIM


Sokulmak yasak
Ne varlığına ne yokluğuna
Aşk aşk aşk
Uzak

Yapamam diye düşündüm önce
Köşeyi döndüm sonra
Koştum hiç yürümeden
Geceleri çullanarak
Yaptığımdan utanarak...

Meryem tutsun elimi
Feminist bir kadın vardı
Ablasına hediye etti beni
Duman ateş birbirine karıştı
Herkes beni sevdi
Annemse unuttu beni
Nasıl girdiyse artık
Aramıza kara kedi girdi
Sen de yoktun sen de yok
O da yok kendime ait oda yok
Ama para çok

Şimdi birtakım şeyler
Ve o tiksindiğiniz keşkeler
Süslü püslü yaşlı kadınlar
Olmasaydı hayatımda
Zaten oynamazdım bende

Aslına bakarsan önemsemezdim
Zehirlerdim sizleri
Ücreti ödeştik sanırım
Üstü kalsın doktor hanım...


"Kimi en çok sevdi isem, işte en çok onu üzdüm"



t.o

1 Temmuz 2010 Perşembe

GÜLE GÜLE KOKOŞ...




Tereddütsüz sevmek
Varlığınla yoğrulmak
Seni bana katmak istedim
Gel
Özlemce gel
Hasretçe konuş benimle
Benim dilim bu
Şiirlerim gibi oku beni
Çırılçıplak sev

Ama çok zaman oldu
Şimdi kalbim hasta
Benim dil altı hapım
Senin dudakların
O da yok
Sağlık olsun diyeceğim
O da yok
Son bir şey daha gitmeden

hiç bir şeyi
hiç bir zaman
hiç mi hiç hem de

Güle güle kokoş...

...damarlarının tıkanmasına gerek yok
kalp sevdi ise elbet kriz de geçirmiştir...




TANRIVERDİ ODAUÇAR...


30 Haziran 2010 Çarşamba

KÖRDÜĞÜM SOKAK TUTKU APARTMANI




Yüzün asık, kaşların çatık
Belli kızmışsın bir şeylere
Kırıp dökmüşsün bak her şeyi
Kavgamı ettik seninle

Elbiselerimi bile kesmişsin
Söyle derdin ne senin
Yoksa aklından zorun mu var
Beni unutmak bu kadar mı kolay
Sen gitme olma onlardan
Bir tokat bu kadar mı olay

Küt saçın kırmızı rujun
Mini etek dar pantolonun

İşte olmuyor
Sen ve ben olmuyor
"Bitti, ayrıldık" diyoruz
O da hep yalan oluyor...:)


TANRIVERDİ ODAUÇAR...

27 Haziran 2010 Pazar

17 ŞUBAT


Küçük kızıl ateşlerin dumanı tüterdi
Karanlığın içinde etkilenirdim
Dudağıma her yaklaştırdığımda
Dudağıma her yaklaşışın gelirdi aklıma
İşte bunu sorma. Bu adam benim
Masum ve sessiz
Bu gün 17 Şubat


Genç bir kızın, eteklerini savurduğun da rüzgar
Şimdi bir düştür ki, ötesi sorulmaz
Ayıptır çünkü
Annen böyle öğretmedi mi?
Kal deyişin aklımda
Üzgünüm, bu gün de 17 şubat


Günlerden hep çarşamba
Aylardan hep şubat
Sene seksen dokuz
Ben tek seni sevdim
O günden bugüne
Erirken yavaş yavaş


TANRIVERDİ ODAUÇAR...

PREMATÜRE ŞEYTAN...




orta yaşlı dul bir kadını sevdim
temmuz du çok gençtim
utanmadan bir de parasını yedim
hadi beni görmezden gel
sevgilim ?


afralyoz un bahçesinden kiraz çaldım
sırf sana benziyor diye
evli bir kadınla sabahladım
sonra seni hatırladım
hiç utanmadım
sevgilim ?


melek le ben
köpeklerimizi dövüştürürken para için
kanlıydı keman çalan ellerim
ister kubar içerim
ister kendimi keserim
kadın...kadın...
farkındaysan senin şeytanın benim
küfür ederim... küfür ederim
ama en çok seni severim
hala orada mısın
sevgilim ?



TANRIVERDİ ODAUÇAR...



26 Haziran 2010 Cumartesi

YARZALİM...




Uzattım boynumu
Yar sana kıldan ince
Ki zaten bende emanet...
Yar benim de
Dilim tutuldu
Neye niyet neye kısmet...
Eyy adı Yarzalim...
Bazen sen çağırırsın ölümü
Bazen benimle birlikte
Bazen haberin olmaz ben çağırırdım
Senin yerine
Ve bazen kimin çağırdığı bile belli olmaz
Ama bir şekilde hep gelir... Hep
Yarzalim



TANRIVERDİ ODAUÇAR...

25 Haziran 2010 Cuma

YANDIM SANDIM...






Hiç su bardağın da kahve içtin mi sen?
Bensiz sessiz şekersiz
Sen anlamadın ki beni...
İlk gördüğün de sarhoştum
Ama ben hemen anladım
Bir hikayen vardı
O an çocuktum ben ona daldım
Sigaramın sonu dudağımı
hikayenin sonu canımı yaktı
Yandım...
Sandım...
Kandım...




TANRIVERDİ ODAUÇAR...

24 Haziran 2010 Perşembe

TANRIVERDİ kim ?







Camın önünde kara bir güvercin

Mutfakta bir keman sesi radyodan gelen

Kül tablasını tutturamamışım

Karnımda sigaranın yanık izi

Özür dilerim bu arada ben TANRIVERDİ

Çıkışları üstüne kilitlenen

Havasız odalarda uyumaya alışmış

Zannedersem bu yatak ta kırılmış

Bana adımı veren bu kızmış

Saat kaç acaba..?

Evime gitsem iyi olacak

Ben seni ararım...

Biraz sonra sabah olacak

Ve tanrı bana yine kızacak...



t.o / 1999